Evlerimize
sığınmak, kayıtsız olmak korur mu gördüklerimizden, duyduklarımızdan bizi? Duyarlık
yarışlarında kimler galip geliyor? Güç vaat eden kahramanları onayladığımızda
güçlü olur muyuz? Kendimiz olmaktan korktuğumuzu itiraf edebilir miyiz? Kuyunun
dibinde ne var? Anneler tüm kapıları
kilitledi mi? Yağmalanmış çocuklar ne hisseder? En büyük babaları kim yarattı? Kabahatler
merdiveninin basamakları nesilden nesile nasıl artıyor? Her şey iyiliğimiz için
mi?
Geceyi
Geçerken, bedelini ödemekten korkmadan sorular soranların, her şeye
rağmen aydınlığa kavuşma umudu besleyenlerin kitabı.
“Evlerin
puslu gölgelerini, küçük kuşlar yutarken, kırıntılara musallat olmuş bayat
adamların dilleri kopuyor. Kaçıncı dakikadayız, bu kaçıncı saat?
Bir
hışırtı ensemde.
Konuşalım, damaklarımız erimeden. Gün bizi doğuruyor işte, vardiyamız
bitti. Yırtılmış naylon camlar eriyor. Saçlarım ağaç dallarına dolanıyor.
Arkamızda büyük bir orman. Küçük kuşlar büyüyor, bir güvercin oluyor. Kara
kanatları çıkıyor ensemden. Güneş açtıkça beyaza dönüyor. Tükeniyor
karanlıklar.
Hoş geldin!”
Geceyi Geçerken / İlknur Güneylioğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.